Şehzade isimli ilk romanıyla edebiyat dünyasının ilgisini çeken Hülya Baygından yeni bir roman: Saatler Susunca
Evliliğe, aşka, zaman kavramına, resim sanatına, dine, siyasete ve mizaha rengârenk bir bakış...
Hayat gülerken güzel ama herkesin hayatında ruhundaki saatlerin sustuğu bir an var.
Akrebin kıskacı o ana değdiğinde, ne yapabileceksiniz?
Şu yeryüzünde yaşayan hatta yaşamayıp sadece nefes alıp veren tek bir insanoğlu var mıdır acaba benim hikâyemi dinlesin de aklı karışıp ne yapacağını bilemez hale gelmesin. Üzülmesin, hüzünlenmesin ve kendini tutamayıp yüksek sesle helâl olsun diye bağırmasın.
Her şeye rağmen ve yine de aranızdan birkaç altın yürek sahibi çıkar da belki dinler elemli ruhumun hüzünlü şarkısını diye anlatacağım bu anlaşılması zor mantık almaz hikâyeyi, bütün olup biteni, hiçbir şey eklemeden ve hiçbir şeyi çıkarmadan.
Aklımın başıma gelir gibi olduğu o andan başlayalım isterseniz. Güzel bir eylül sabahıydı. Her sabahki gibi gözlerimi açıp tavana baktığım ilk anda yeni güne uyanmaktan gayet mutluydum. Yaklaşık iki üç dakika içinde beynime hücum eden rahatsızlık verici bazı gerçekler eşliğinde boynumu yanımda yatmakta olan kara kuru çelimsiz çirkin şeye çevirinceye kadar. Uğruna güzeller güzeli sevgililerimi terk ettiğim ve sonra koluma takarak gönüllü olarak (silahlı tehdit yoktu gerçekten) nikâh masasına oturttuğum yetmezmiş gibi dün gece kızlıktan kadınlığa geçebilmesi için var gücümle çabaladığım zavallı yaratık, hayatından memnun nefesler alıp vererek uzanmış uyuyordu; işgal altına aldığı yatağımda.
Daha korkuncu! Ben bu işgalin ömür boyu süreceğini hâlâ idrak edebilmiş değildim
(Arka Kapaktan)
Altından kalkılmaz vaziyetteyken hâlâ inançla kötü huylu sevgilisini savunan çaresiz âşıklar gibi Olmaz! Olmaz! dedim aceleyle. Kararlıydım derin aşkımdan sebep onu temize çıkartmaya. Karşımdaki, Direnmek faydasız artık kabul et! dedi. Tipik belirtilerin hepsi mevcut Her şey açıkça ortada Bana anlattıklarına yanlış bir şeyler ekleyip çıkarmadan aktarabildiysen tabii.
Karşı konsolda duran biblonun benimle alay etmek için hiç sezdirmeden ele geçirdiği sırlarımı haince yüzüme vuran düşmanım gibi baktığını fark ettim. Sürekli burnumu sürtmekte olan kaderime bir kez daha derinden küserek Eklemedim! dedim ve hayır çıkarmadım da. Hatta fazlası var eksiği yok sana anlattıklarımın. Yine de insan konduramıyor işte
Aşığının aslında ruhen hasta olduğunu kim kabul etmek ister kolayca? Kendimin tedaviye ihtiyacı olduğuna inanırım da büyük aşkımın hasta olduğuna inanamam ben. Ne zor şeymiş kendi aşkını harcamak!
Format | :Kitap |
Barkod | :9786054262120 |
Yayın Tarihi | :2011-04-08 |
Yayın Dili | :Türkçe |
Baskı Sayısı | :1.Baskı |
Sayfa Sayısı | :277 |
Kapak | :Karton |
Kağıt | :2.Hamur |
Boyut | :135 X 195 |
Yazar | : | Hülya Baygın |