Anadolu hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu Ana’ya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz. İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: ‘Benim Ahmed’i gördünüz mü?’ diyor. ‘Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini?’ Yırtık basmanın altında kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun. İstanbul yolunun aksini gösteriyor. ‘Bu tarafa gitmişti’ diyor. ‘O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı?’ Ahmed ...